Perşembe, Ocak 09, 2014

kadın işi, öğretmen işi


Grade: 8th
Topic: Cooperation in the family
Functions: Requesting assistance, accepting, refusing and apologizing


Konumuz evdeki işbirliği, sorumluluklar, paylaşılan işler, birinden yardım isteme, kabul ya da reddetme. Derse öğrencilerimin kendi evlerinde hangi sorumlulukları üstlendiklerini ve aileyle paylaştıklarını sorarak başlıyorum. Başıma geleceklerden haberdarım, kitap yine ve yine evet, şehirdeki yaşama odaklı. Tarladaki taşları temizlemek, su taşımak, hayvanları otlatmak, ağaçları sulamak, sobayı yakmak gibi örneklerin ingilizce karşılıkları kitaplarında mevcut değil. Alışveriş yapmak, yerleri elektrik süpürgesiyle çektirmek gibi işlerle dolu. Üstelik kitap, bugüne kadar ders kitaplarında rastladığımız "evde anne ütü yaparken baba da gazetesini okur" görsellerinden uzak olsa da, yeniden toplumsal cinsiyet rollerini pekiştirecek nitelikte.


Kısa, net, anlaşılır konuşma metinlerinden yoksun, kafa karıştırıcı ve uzun diyaloglarla dolu bu kaynaklar, yukarıda saydığım dezavantajlarla birleşince dil öğrenimini hayli zorlaştırıyor. Bu yüzden her ders öncesi, her sınıf için yaptığım hazırlıklara bir de kaynak-materyal eklemem gerekiyor. (Altı üstü günde rakamla (6) yazıyla (altı) saat derse giriyor öğretmenler, diyenlere -buna MEB de dahil- sesleniyorum en klişe haliyle: Evdeki materyalleri anlatsam, kitap olur!) Kitapları bütünüyle reddetmek mümkün değil. Bu kaynakları çocuklara en çekilir hale getirmek için çoğunlukla resimlerini yorumlamalarını istiyorum, hatta kendilerine resimli ingilizce sözlük oluşturmaları için kesmelerini, parçalamalarını istiyorum.


Ünite, bir çiftin (Tabiki biri erkek biri kadın ve evliler) yaşadığı tartışmayı resmeden diyaloglarla başlıyor. Kadın, sabahtan beri evde iş yaptığını anlatıp, eşinden yardım etmesini istiyor. Erkek ise televizyonun başında maç izliyor ve yardım talebini reddediyor. Sonra erkek bir kafede erkek arkadaşıyla sohbet ediyor. Arkadaşına, eşiyle evdeki işler yüzünden kavga ettiğini anlatıyor. Arkadaşı da aaa olur mu canım öyle şey "I have done the houseworks since I was a child. You should help her." deyince bizim erkeğin kafasına dank ediyor, gidip evde eşine yardım ediyor, birlikte yemek yapıyorlar falan. Önce diyaloglarda uzuun uzun çocukların kafasında erkek işi kadın işi diye sorumlulukları ayır, sonra arkadaşı yardım etmelisin deyince sihirli değnek dokunmuşçasına her şey birden değişsin, çocuklar da bunu bir kazanım olarak öğrensin. Aklıma bir yazı geliyor:
http://ozanoyunbozan.blogspot.com/2012/08/cocuk-kitaplarndaki-hayvanlar-insan.html


"Çocuklar hakkında yapılan araştırmalar, çocukların kitabın sonundaki doğru davranıştan ziyade kitap boyunca gösterilen çatışmayı daha çok hatırladığını ortaya koymuş.[1] Yani aklında fenalık olmayan bir çocuğa önce on sayfa boyunca ne türfenalıklar yapılabileceğini gösteriyoruz, sonra tek bir sayfada fenalığın kötü olduğunu anlatıyoruz. Çocuklar olaylarla sonuçlar arasında bizim kurduğumuz (ya da varsaydığımız) bağlantıları kurmadığı için hikâyeler genellikle hedeflenen amaçları karşılamıyor."


Bu uzuun ingilizce metinleri anlamak için de çocuklarımın sihirli değnekleri yok. Görselleri nasıl yorumladıklarını sorduğumda aldığım ilk iki yanıt:



(E) "Kadın alışverişe gidiyor, kocasından para istiyor."

(K) "Hiç de bile, kadın ev işi yapmaktan yorulmuş, kocasından yardım istiyor."



Kız öğrenciler dersin başında da olduğu gibi ev işlerinin paylaşılması gerektiğini düşünürken erkek öğrenciler hala bulaşık yıkamanın ve yemek yapmanın onlara göre bir iş olmadığını ifade ettiler. Son hamlem, son kozum: Ford Transit!



Köyümüzün muhtarı öğretmen servisini kullanmakta. Şu sıralar yedek şoför arayışları mevcut. Kim kullanacak? Öğretmenlerden kimsenin meseleye sıcak baktığı yok. Aslında biraz serlerinde var olan erkekliklerini öldüreceklerinden korkuyorlar. Ufak bir hata ile hem şoförlüklerine hem de erkekliklerine sövdüreceklerini düşünüyorlar. Muhtar araba kullandığımı bildiği için bana da sordu. Olur niye olmasın deyince ben, kıyametler koptu. Servisi her gün kullanacağımdan değil ama, denemek istedim. Bugün ilk defa bir transit sürdüm işte, araba kullanmaktan daha keyifliydi hatta. Köye vardığımda, taşımalı öğrenci servisleri çoktan gelmiş, tamam yeter daha şoförlerin önünde bari rezil etme yakarışları..


- Öğrenciler gördüyse sorun yok benim için!



(Dersin sonu)

- E hani araba kullanmak erkek işiydi, sabah görmedin mi beni servisi kullanırken?
- Gördüm de yani tam görmedim.
- (Ula..)


servis içi, okul yolu, kar tatili
11.12.2013

Çarşamba, Ocak 01, 2014

defter atölyesi

Happy new year,
Ser sala pîroz be,
Mutlu yıllar!



-Öğretmenim yılbaşını kutlamak günah mı?
-Neden olsun?
-Bilmiyorum, dinkültürü öğretmenimiz dedi.
-Sen yeni bir güne başlarken iyi dileklerde bulunuyorsun değil mi? Gün-aydın gibi. Yeni yıl da öyle, yeni bir yıl, iyi dileklerimiz var, bunları söylüyoruz birbirimize.
-Evet ama günahmış.
(5 dakika sonra sınıftan çıkarken)
-Yeni yılınız kutlu olsun öğretmenim
-(Te çi got??!)

1 hafta öncesinden sözleştik, çekilişte kim çıkarsa ona yılbaşında el yapımı hediyeler veriyoruz.
O zaman atölye başlasın.

*Eski yeni, renkli renksiz, sert yumuşak bir sürü kağıt.
*Boyuna ip, yumak yumak ip
*Delgeç (Çocuklar için okulda idarenin varlığı ilk kez bu kadar işe yaradı)








İyi dilekler listesi:
* Eğitmeyen, öğretmeyen
* Öğrenmeyi öğrenen, paylaşan
* Dilini unutturmayan
* Sınıfta bizi üşütmeyen,
* Köy yollarını arada tatil olsun diye kapatan
* Üreten, hediye eden
şeylerden olsun. 

Barış zaten daim olsun.

edit: Hediyeler.