Pazartesi, Nisan 21, 2014

aşk ve dostluk



Biz işte bir sonraki gün, sözleştiğimiz gibi buluştuk. Onunla birlikte Çıtır Çıtır Felsefe serisinin 21. kitabını, Aşk ve Dostluk'u okumaya başladık.

"Murat beni güldürür, neşemi görür, benim neşelenmem onun hoşuna gider; Murat'ın keyiflenmesi beni mutlu eder, benim mutluluğum da onu mutlu eder..."

"Biri 'Seni seviyorum' dediğinde gerçekten söylediği gibi hissettiğinde nasıl emin olabilirsiniz? Kimsede sözcüklerin doğruluğu ölçen bir yalan makinesi, itiraf edilen aşkın içtenliğini tartan bir alet yoktur! Ama gayet iyi ölçülebilen bir şey vardır: Davranışların içtenliği."

"İyi ama, 11 yaşında flört edebileceğine, 14 yaşında dudaktan öpüşme vakti geldiğine, 18 yaşında cinsel ilişkiye girebileceğine ve 25 yaşından önce evlenmen, 30 yaşından önce çocukların olması gerektiğine falan kim karar veriyor?"

Zil çaldı. Öğle aramız kısa, zaten okulda sevmeye, düşünmeye, paylaşmaya ayrılacak vakitler hep kısa; dersler uzun, sıkıcı. O zaman yarın devam edelim.

"- Birlikte bir sürü şey yapmayı planladığım birini tanıyorum. Güvendiğim, ilginç bulduğum, üstelik oldukça çekici biri; kimi zaman can sıkıcı, katlanılması her zaman kolay olmayan, ama bana her zaman güvenebilecek biri. - Söylesene kim bu kişi? Benimle tanıştıracak mısın? - Evet hemen tanıştırayım. Tam karşında: O kişi benim!"

Kitabı bitirdikten sonra O'na ne hissettiğini sordum, benim O'nun için yapabileceğim birşey olup olmadığını... Başını iki yana salladı kararlıca, "Hayır, yok. Ben zaten kendim için istediğim şeyleri yapabiliyorum."

Yine bir öğretmen edasıyla başladığım yere dönmüştüm. Kitap okumak O'na iyi gelecekti falan... Oysa O istediği zaman birlikte O'nunla oyun oynuyor, yemek yiyor, gülüyor ya da derste birlikte sıkılıyordu.


"Dimitri ateşi izlemeye bayılıyor. Kıpkırmızı korlar, odunları okşayan alevler, kütüklerin çıtırdıları... Dimitri, şöminenin başında saatlerce kalabilir. Ama alevlerin gösterisine kendini öyle kaptırıyor ki, odun eklemeyi unutuyor; ateş çabucak sönüyor. Yazık..."

Sınıfına gitti, ben ağaçların altında biraz daha kaldım. Kitaba yeniden baktım. O'nun iradeli haline, içtenliğine, özgürlüğüne ve öz sevgisine imrendim. Yollarını birbiriyle karıştırdığım özveri ve yıkım arasında ben, keşke ben de O'na bunu sorabilseydim:

- İnsanlar ne zaman aşık olmayı bırakıyor? Cevabı alta yazar mısın?