Cuma, Şubat 21, 2014

dünya anadil günü

Anadil hak mıdır, değil midir(hala tartışanlar var); ana sütü gibi midir(sadece anneye yüklenen bu 'kültürün devamı' sorumluluğu niye?); kamuda mı, özel okullarda mı; ayrı sınıflarda mı, bir arada mı; öğrenciyle aynı anadili konuşan öğretmenle mi; Anadilde Eğitim mi, Anadilinde Eğitim mi(ki karışıklığa mahal yok, şurada literatür dili detaylıca açıklanmış: http://zanenstitu.org/eg%CC%86itimde-anadili-calis%CC%A7malari-icin-muhtac-sozluk-serif-derince/ ) soruları bir yana kalsın, biz bugün okulda anadilinde eğitimin küçük bir provasını yaptık. 

Derste çoğunlukla İngilizce konuşmaya çalışıyorum. Selamlaşmamız ve classroom language (Sınıf içinde iletişim kurmak için kullandığımız dil, "Kitabı uzatır mısın?", "Kağıtları gruplara dağıtır mısın?" gibi) hep hedef dilde. Bunu yaparken de hep bir ritm tutturmaya özen gösteriyorum. Put your books in your bags gibi uzun bir cümle bile ben söylediğim anda çocuklarda daha ezgili bir ifadeye dönüşüyor, kavranıyor ve uygulanmış oluyor. Ancak yine de derse katılmayan/katılamayan, kendini Türkçe olarak ifade etmekte de zorlanan, okuma yazma güçlüğü çeken çocuklar var. Muhtemelen aynı durumda pek çok çocuk, bakın Bağlar İlçe MEM'de nasıl tespit edilmiş, teşhis nasıl konulmuş: http://t24.com.tr/haber/baglar-ilce-milli-egitim-muduru-ogrenciler-hafif-zeka-geriligine-sahip/251593 

Okuma yazma bilmeyen veya güçlüğü çeken öğrencilerimizin büyük bölümünün hafif zeka geriliği olan, tarımda mevsimlik işçi olarak çalışan, sonradan okula kazandırılan veya okula ilgisi olmayan öğrenciler olduğunu belirledik.

"Hesabı öğretmenden soracağız" ifadesiyle bile öğrenme sürecini sadece öğretmene yükleyip çocuğun hazır bulunuşluğunu, eğitim dilini ve ortamını hiçe saydıklarını söyleyebiliriz. Hatırlarsınız, Diyarbakır'da Rehberlik Araştırma Merkezi'ne gönderilen bazı çocuklar, Türkçe bilmemelerinden kaynaklı yöneltilen sorulara cevap veremediğinden zeka özürlü olarak raporlanmıştı. 

Okulda bugün, bu tartışmalara hem yakın hem uzak, Kürtçe konuştuk, Kürtçe yazdık, Kürtçe dinledik ve Kürtçe söyledik. 

Roj baş!
- Roj başş!?


Sınıfta Kürtçe konuşmalarıma alışıklar aslında, ama sınıfa geldiğimde hiç böyle merhabalaşmamıştık. Normalde ben, Kürtçe iki kelimeyi bir araya getiremezken, gayet akıcı bir şekilde evde hangi dili konuştuklarını, okulda ve derste neden anadillerinin yer almadığını sordum. Verdikleri cevapların bir kısmını anlamasam dahi onların kendilerini ifade etme sevinçlerine kapılıp gittim, hatta okuma yazma güçlüğü çeken çocukların bile. 

Daha sonra onlardan gruplara dağıttığım harflerden Kürtçe ve İngilizce kelimeler yazmalarını istedim. Başta i-î e-ê harflerine yabancı olsalar da bir süre sonra alışıp benim yanlışlarımı da düzeltmeye başladılar.

En keyif aldıkları bölümse anadillerinde izledikleri çizgi film oldu. Speedy Gonzales'i Zibidi Mişko'ya uyarlayan aklı seveyim. 

Zimanê Kurdi'yi söylemesek olur mu, olmaz.

Bir de fotoğraf.